Açık

15°C
Konya

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan sokak röportajı tepkisi: Provokatif sorularla milletimiz tahrik ediliyor

10. Anadolu Medya Ödülleri' programında açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Geçtiğimiz günlerde şahit olduğumuz üzere bu şahıslar özellikle sokak röportajı adı altında sokaklarda adeta terör estirmektedir. Öyle ki mikrofonu kapan millete hakaret etme cüretini kendinde buluyor. Sorumlu yayıncılık ilkelerini zaten bir tarafta bıraktık. Bunları gözeten ve uygulayanların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Halkın nabzı ölçülmek, hissiyatına tercüman olmak yerine gerek provokatif sorularla gerekse sorunlu üslupla milletimiz açıkça tahrik ediliyor.' dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan sokak röportajı tepkisi: Provokatif sorularla milletimiz tahrik ediliyor
Kayıt Tarihi: 06.05.2025 15:08 - Son Güncelleme: 22.05.2025 02:10
YAZI
A

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde "10. Anadolu Medya Ödülleri" programında açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:

Sizlerde tekrar beraber olmanın bahtiyarlığını yaşıyorum. konuşmamım hemen başında bu güzel buluşmaya vesile olan Türkiye Basın Federasyonu'na kalpten teşekkür ediyorum.

Ülkemizin medya alanında en büyük sivil toplum kuruluşu olan TBF'nin camiamız için hayırlı olmasını diliyorum. Birazdan ödüllerini takdim edeceğimiz kurumlarımızı ve basın mensuplarımızı ayrı ayrı tebrik ediyorum. Sizlerle birlikte burada olmasalar da gecesini gündüzüne katarak çalışan kalemini ve kelamını halkın hizmetine sunan tüm medya mensuplarımıza şükranlarımı sunuyorum.

Son törenimizin ardından bu yana Gazze başta olmak üzere gönül coğrafyamızın farklı köşelerinde sadece görevini yaptığı için birçok basın emekçisi hayatını kaybetti. İsrail'in Gazze'ye yönelik acımasız saldırılarında 212 gazeteci şehit oldu. Tüm dünyanın ülkemizdeki muhalefetin şikayet makamı olarak gördüğü yabancı basın kuruluşlarının gözleri önünde Filistinli gazeteciler canice katledilmeye devam ediyor.

Her biri hakikat savunucusu olan bu kardeşlerimizi rahmetle yad ediyor, meslektaşlarına ve ailelerine başsağlığı temenni ediyorum.

Burada öncelikle bir hususa dikkatinizi çekmek isterim. Özgür, sorumlu ve milli basın; insanımızın doğru bilgilendirilmesinin yanı sıra milli iradenin de en önemli destekçilerinden biridir.

Bu yıl onuncusunu düzenlediğimiz ve artık geleneksel hale gelen bu toplantıları, sadece marifet sahiplerini tavtif ettiğimiz bir ödül töreni olarak görmüyoruz. Yalanın ve dezenformasyonun etrafı kuşattığı bir dönemde, hak ve hakikat mücadelesine gönül vermiş medya mensuplarımızla dayanışmamızın bir simgesi olarak görüyoruz.

"YOL ARKADAŞLIĞIMIZI DAHA İLERİ TAŞIYORUZ"

Bu buluşmalar vesilesiyle aynı zamanda mücadele azmimizi perçinliyor yol arkadaşlığımızı daha ileri taşıyoruz.

Bakınız değerli arkadaşlar, yarım asırdır milletin huzurunda olan bir siyasetçiyim. 81 vilayetimizi hem de pek çok kez adeta karış karış gezdim. Toplumun bütün kesimleriyle hasbihal ettim. Halkın içinden gelen bir siyasetçi olarak şunu çok iyi biliyorum.

Sadece Ankara ve İstanbul'da değil, ülkemizin dört bir yanında canını dişine takarak çeşitli mecralarda çalışan basın emekçisi arkadaşlarımız var. Hakkın, hakikatin, adaletin birer neferi olarak gördüğüm bu kardeşlerimizin ne denli zor şartlar altında görev yaptığının en yakın şahidiyim.

"ANADOLU MEDYASI BU TOPRAKLARIN VAZGEÇİLMEZ BİR PARÇASIDIR"

Yalnızca ekonomik imkansızlıklarla değil, mahalli medyamız çoğu zaman yerel derebeyleriyle de mücadele etmek zorunda kalıyor. Zaman zaman mahalli basın kuruluşlarının maruz kaldığı saldırılara, tehdit ve baskılara üzülerek tanıklık ediyoruz. Bir defa şunu kimse aklından çıkarmamalıdır: Gurur kaynağımız olan Anadolu medyası, adını taşıdığı Anadolu kadar bu topraklara aittir, bu toprakların vazgeçilmez bir parçasıdır.

"MANŞETLERLE ÇARPIŞA ÇARPIŞA GELDİK"

Manşetlerle çarpışa çarpışa geldik. Bunu söylerken hamaset olsun diye değil, gerçeğin ta kendisi olduğu için ifade ediyoruz. Bundan 25-30 yıl öncesinin manşetlerine şöyle bir göz attığınızda, Türkiye'nin nerden nereye geldiğini sizler de gayet net göreceksiniz. Bilhassa, 28 Şubat dönemindeki korkunç medya atmosferini hiçbirimiz hatırlamak istemiyoruz. Manşetler vasıtasıyla doğrudan hükümete ayar verildiği, lise ve ortaokuldaki çocukların öcü gibi gösterildiği, İmam-hatip okullarının önünde sözde gazetecilerin nöbet tuttuğu, vesaiyetçiler adına siyasetçilerin her gün pervasızca örselendiği, köşe yazarlarının jurnalcilik yapmayı gururla anlattığı o karanlık, o utanç verici günleri artık geride bırakmaktan memnuniyet duyuyoruz.

Kim ne derse desin, Türkiye bugün 2002 öncesine göre daha özgür, daha zengin, daha mümbit, hiç tartışmasız medya ekosistemine sahiptir.

Sırf hükümete saldırıyor diye FETÖ tetikçilerinin ülkemizdeki belli çevreler tarafından nasıl korunduğunu, biz FETÖ'yle kelle koltukta mücadele ederken muhalefetin örgüte nasıl sahip çıktığını da unutmadık.

İtibar suikastları ve hakaretler karşısında yargı harekete geçtiğinde ise bu sefer basın özgürlüğü diyerek yaygara kopartılıyor. Bunun kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur.

Yapıcı eleştiri, yapıcı muhalefet her zaman ülkemizde görmeyi arzu ettiğimiz bir durumdur. Ama eskiden olduğu gibi medya sopasıyla siyaset kurumunu ve milleti hizaya sokmaya çalışanlara karşı da duruşumuz gayet nettir.

Türkiye'de basın özgürlüğü öne sürülerek yapılan haysiyet cellatlıklarının, yalan haberin batı dair dünyanın hiçbir ülkede bu kadar sorumsuzca yapılması mümkün değildir.

ETİKETLER:

YORUM YAP

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nöbetçi Eczane

Kategorideki Diğer Haberler