
Günün Kitapları | Değerlendirme: Gazeteci Özkan Saçkan

YAPI KREDİ YAYINLARI- KIRMIZI KEDİ YAYINLARI- A7 KİTAP- DESTEK YAYINLARI- EVEREST YAYINLARI- İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI
On beş yılda Türk tiyatrosunun gelişim süreci
METİN And Tan MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE TÜRK TİYATROSU (1908-1923) Yazar kitabında H Meşrutiyet’in ilanından Cumhuriyet’in ilanıma kadarki on beş yılda Türk tiyatrosunun gelişim sürecine odaklanıyor. Bu dönemin siyasal hukuk ve toplum düzeninin tiyatroya etkilerini araştıran doklara çalışmasıyla uzmanlığım gösteren yazar, belgeler, oyun metinleri, eleştiri yazıları gibi kaynaklar üzerinden dönemin tiyatro anlayışına ışık tutuyor. 1971 yılından bu yana kaynak eser niteliğini koruyan kitapta Meşrutiyet dönemi tiyatrosu seyirci, oyuncu, topluluklar, mekân ve yönetim bakımından inceleniyor, tiyatro yazarları, tiyatroyu etkileyen unsurlar, türler ve teknikler anlatılıyor; dramatik edebiyat hakkında bilgi verildikten sonra bu dönemde yazıtmış ve oynanmış oyunlar ele alınıyor. Öte yandan, tiyatronun üstlendiği ideolojik, kültürel ve eğitsel işlevlerin altı çizilirken tiyatro eleştirisinin gelişimi, kadın yazarların ve oyuncuların varlığı, tiyatro seyircisini bilinçlendirme çalışmaları gibi çeşitli gelişmelere de yer veriliyor. Bakıldığında, bu yeni siyasi ve hukuki düzenin oluşumunda tiyatro ile toplumun kaynaşmasının önemi ortaya çıkıyor.
(1908-1923)
Yapı Kredi Yayınları
“Nasıl Yaşar Kemal olunur?” sorusunun yanıtı
CUMA Duymaz’dan İŞIĞIN TÜRKÜSÜ: Yaşar Kemal ağıtlardan doğan, türkülerle beslenen bir yazar, insanı doğadan kopartmadan anlatan, efsaneleri, gerçekleri incitmeden aktaran, hikayeleri dili ihmal etmeden kurgulayan büyük bir romancı. Kitap işte bu soruya odaklanan bir biyografik romandır. Bu kitapta büyük bir romancı olmanın formatlarını değil, “Nasıl Yaşar Kamal olunur?” sorusunun yanıtını bulacaksınız.
A7 KİTAP/192 SAYFA
Frankl’ın hikâyesi, yalnızca bir yaşama tutunma öyküsü değil
Frankl’ın hikâyesi, yalnızca bir yaşama tutunma öyküsü değil
ÖZLEM Küskünün hazırladığı VICTORE. FRANKL HAVATIN ANLAMI ONUN BİZDEN NE BEKLEDİĞİNDE SAKLIDIR
“Yaşamak için bir nedeni olan kişi, hemen her nasıl’a katlanır.” Nietzsche, İkinci Dünya Savaşı olanca karanlığıyla bastırdığında milyonlarca insan acı dulu günlere mahkûm edildi. O istisnalıdan birisi sadece hayatta kalmamın ötesine geçti. Bu kişi Viktor E. Frankl’dı. Franklin hääyesi, yalnızca bir yaşama tutunma öyküsü değil. O, acının içinde dahi insan olabilmenin, hir amaçla ve onurlu bir şekilde yaşayabilmenin mümkün olduğunu bizlere kanıtladı. Nazi kamplarının dehşeti altında, sevdiklerini kaybetmiş özgürlüğünden mahrum edilmiş biri olarak, insanın sinden alınamayacak tek şeyin “tutumunu seçme özgürlüğü olduğunu bize gösterdi. Özgürlüğüne kavuştuktan sonra Logoterapi ekoluyla tüm dünyada milyonlarca insana umut oldu. Viktor E Frank’ın çağrısı bugün anlamsızlık çağımda bir ilk oluyor. Bizleri öğütleriyle anlam üretmeye, hayatın kumlarında bıraktığımız ölümsüz ayak izlerinin sorumluluğunu almaya ve insan olmanın gerekliliklerini yeniden hatırlamaya çağırıyor.
Kırmızı Kedi Yayınları
Yazgı ve doğa bu yasayı yazdılar daha ilk günden çelik üstüne
GIACOMO Leopardiden ŞARKILAR. Yazar (1798-1937) sadece İtalya’nın değil tüm dünya için 19. yüzyılın büyük yazarları arasına yerleştirilmiştir. Özel-allevi yaşamının etkisiyle “yalnızlık” neredeyse tüm yapıtların temel izleklerinden biri olmuştur. Yine de, döneminin de etkisiyle, birbirinden farklı fikir hareketlerinin toplumsal, siyasal, kültürel, psikolojik boyutlarıyla etkisinde kalan şair, bu geçiş dönemlerini de derinliğine yaşamıştır. Necdet Adabağ’ın ustalıklı çevirisiyle hazırlanan kitap, karamsar, kimilerine göre suça köşküne çekilmiş, toplumdan kopuk bilinen yazarın tam tersine iyimser, istencini ortaya koyan mücadeleci bir şair olduğunu gösteriyor. “Değerli insanlar, erdemliler, haktan yana olanlar uzak kalacaklardır her zaman ayakta. Görevleri hangi siyasal düzende olurlarsa olsunlar. Ya da gireceklerdir. Yenikler ve beceriksizler sınıfına: Doğa onları, çünkü mahkûm etmiştir dipte kalmaya sürekli. Oysa ortalama insanlar, yüzsüzler, düzenbazlar kalacaklar her zaman ayakta, çünkü doğaya göre durmaları gerekiyor, onlar suyun üstünde. Kötüye kullanacaklardır aktır elindeki gücü, özgürlükçü ya da baskıcı İktidar sahibi, ne olursa olsun iktidarlarını adı. Yazgı ve doğa bu yasayı yazılar daha ilk günden çelik üstüne. Silemedi hiç kimse.
Kırmızı Kedi Yayınları
Hakikatin bilinemezliği üzerine felsefi bir tartışma
WILLEM Frederik Hermans ‘ten DAMOKLESIN KARANLIK ODASI- Modern Klasikler 249. Kitap, İkinci Dünya Savaşı üzerine yazılmış en üstün romanlardan biri olarak kabul edilir. Yazarın 1958 tarihli yapıtı, gerilim romanı kisvesi altında hakikatin bilinemezliği üzerine felsefi bir tartışma sunar. Okurla buluştuğu andan itibaren büyük ilgi görmüş, 1962’de İngilizceye çevrilmiş, Hollandalı yönetmen Fons Rademakers tarafından 1963’te sinemaya uyarlanmış, ayrıca John Le Carré’nin üntü Soğuktan Gelen Casus adlı romanına da ilham vermiştir. Nazi işgali altındaki Hollanda’nın Voorschoten kasabasında bir tütün dükkânı olan Osewoudt, kendisine tıpatıp benzeyen Dorbeck adında bir direniş örgütü mensubuyla tanışır. Dorbeck verdiği talimatlarına onun Gestapo ya ve Hollandalı İşbirlikçilere karşı saldırılarında görev almasını sağlar. Ancak savaştan sonra Ösewoudt işbirlikçi olarak yakalanır. Dorbeck ise kayıplara karışmıştır. Osewoudt un masuniyetini kanıtlamak için ona ihtiyacı vardır. Dorbeck’in gerçekten var olup olmadığını bilmenin hiçbir yolu yoktur. Zira yazarın yapıtlarının geçtiği evrende, güvenilir bilgiyi yalnızca bilimin ve mantığın hizmetindeki araçlar üretebilir.
İş Bankası Kültür Yayınları
“Nasıl Yaşar Kemal olunur?” sorusunun yanıtı
CUMA Duymaz’dan İŞIĞIN TÜRKÜSÜ Yaşar Kemal ağıtlardan doğan, türkülerde beslenen bir yazar, insanı doğadan kopartmadan anlatan, efsaneleri, gerçekleri incitmeden aktaran, hikayeleri dili ihmal etmeden kurgulayan büyük bir romancı. Kitap işte bu soruya odaklanan bir biyografik romandır. Bu kitapta büyük bir romancı olmanın formatlarını değil, “Nasıl Yaşar Kamal olunur?” sorusunun yanıtını bulacaksınız.
A7 KİTAP/192 SAYFA
Yazar duvarların arasındaki insanı anlatıyor
FERHAT Özkan’dan DUVARLARIN ARASINDA İstanbul’da, sadece duvarları kalmış yıkık bir konağım restorasyon çalışmaları için, yapının orijinal planları ve hikâyesi araştırılmaktadır. Mimar Murat için ise o günlerde her şey boşluktur, işiyle eşzamanı olarak hayat onu geçmişle hesaplaşıp gelecekle yüzleşmeye zorlar. Fakat hikâyeler duvarların deliklerine, Ayasofya’nın kubbelerine, kahvelerin köpüklerine kadar girip boşlukları doldurur. Bedenleri bozarak ruhları tedavi eden bir hekim, hayatlarına birlikte son vermeyi kararlaştırdıkları karısının “yoldaş” olmadığını öğrenen bir devrimci, küçük eylemlerin hukukuyla uğraşan bir avukat, konakla ilgili farklı zamanlara ait bir hikâyenin parçaları haline gelir.
“Kalıpların dışındaki öyküleriyle tanıdığımız Yazar bu ilk romanında duvarların arasındaki insanı anlatıyor: İlk evi olan anne karnından ruhunu çevreleyen bedenine, koğuşlardan hücrelere, kurtarılmış bölgelerinden mezarına, hep duvarların arasındaki insanı… Hayatın bu sakin taraflarını daha önce öğrenemediğim için üzülüyorum. Çok sondalan, “Dolaylı evlerde dolayı hayatlar yaşamışım meğer diye özetleyerek anlatıyorum Metin’e “Konforlu hücreler, çatılı mezarlar, çok odalı koğuşlar.”
YORUM YAP


Hatay'da otomobilin yayalara çarptığı kazada 3 kişi ölü, 3 kişi yaralandı


Sahte gübre skandalı büyüyor!


Sayıştay sürekli uyarıyor Rektör takmıyor! Dolu kadrolara yine vekâleten görevlendirme yapmış!


Konya’da bu da oldu! Öğrencisi olmayan bölümlere dekan ve sekreterler görevlendirmişler!

Tarım işçilerini taşıyan minibüs TIR'a çarptı: 3 kişi öldü, 16 kişi yaralandı


Çiftçinin emeğine ihanet! Konya Şeker’de sahte gübre skandalı

Konya'daki trafik kazasında 3 yaşındaki ikizler yaşamını yitirdi
