Soluk mavi nokta
NASA 1977 yılında iki uzay aracını (Voyager 1 ve Voyager 2) Florida'dan bir ay arayla uzaya fırlattılar...Voyager'ların amacı Jüpiter ve Satürn gezegenlerini detaylı bir şekilde incelemekti...ayrıca Satürn’ün halkalarını resimlemek ve iki gezegenin uyduları üzerinde yakın çalışmalar yapmaktı...
Bu iki uzay aracı, bu görevini gerçekleştirmek için beş yıl dayanacak şekilde inşa edilmişlerdi...tüm hedeflerini başarılı bir şekilde gerçekleştirdiler...bundan sonra NASA İlginç bir karar aldı...ya biz bu araçları buraya kadar gönderdik, neden Güneş sisteminin en ucunda olan Uranüs ve Neptün gezegenlerini de araştırmayalım dediler...bu orijinal planda yoktu...bunun için bu araçların programlarını uzaktan bir değişiklik yaparak araçların yaşam sürelerini uzattılar...
Voyager 1 ve Voyager 2 uzay araçları bu gezegenler hakkında da çokta güzel ve faydalı bilgiler gönderdiler...43 senedir de hala yollarına devam ediyorlar...şu anda bizim Güneş ve gezegen sisteminizin çok ama çok ötesine geçtiler ve yıldızlar arası (Interstellar) uzayın içindeler şimdi...İnsanoğlu tarafından gönderilen en uzaktaki iki araç bunlar...
Peki şimdi bunları ben size niye anlatıyorum...lütfen sonuna kadar okumanızı tavsiye ederim...
Kendisi de bir gökbilimci olan Dr. Carl Sagan Voyager 1 aracı Dünya'dan tam 3,7 milyar mil uzaktayken, NASA ya bir talepte bulundu...NASA'dan dünyanın hızlı bir fotoğrafını çekmek için Voyager 1 in kamerasını dünyaya çevirmelerini istedi...istedi ama NASA tabii ki bunu kabul etmedi...NASA bu fikri İki sebepten dolayı reddetti...birincisi eğer kamera dünyaya doğru çevrilirse güneş ışınlarının etkisinden dolayı yanar ve bozulur dediler...ve ikinci olarakta görüntülerin herhangi bir bilimsel değerinin olduğuna inanmadıkları için yapmayacaklarını söylediler...önerisi defalarca ret edildi...aşağı yukarı on yıl sonra, Voyager 1 güneş sistemininin dışına doğru hızla ilerliyor ve kameraları da aracın gücünü kullanmasın diye yakında tamamen kapatacaklardı...yaklaşık dört milyar mil uzakta iken uzay aracının ana gezegeninin fotoğrafını çekmek için son bir şansları vardı...yani Dr. Carl Sagan’ın isteği yerine geliyordu...
Sonuç olarak, Voyager 1 Neptün’den neredeyse bir milyar mil uzakta iken dönüp ve geriye baktı...uzayın o devasa genişliğiyle çevrili, şaşırtıcı derecede soluk bir nokta gibi duran dünyanın O muhteşem ve meşhur fotoğrafını çekti...
İşte o Dr. Carl Sagan 1994 de bir kitap yazdı...dillere destan Pale Blue Dot: A Vision of the Human Future in Space...yani Soluk Mavi Nokta: Uzayda İnsan Geleceğinin Vizyonu demek...
Sonra kitabındaki o muhteşem tanımlamayı yapıyor...
Yazar şöyle diyor...biraz duygusal ve birazda öz eleştiri yapıyor tabi...Ben birebir direk çevirisini yapmadım sadece küçük bir kısmını özetliyorum size...
Şu küçücük noktaya bir bakın diyor...o nokta bizim evimiz...şimdiye kadar tanıdığın her insan, sevdiğin ve sesini duyduğun herkes o noktanın üzerinde yaşadı...Sevinç ve ıstırabımızın toplamı, kendine güvenen din, ideoloji ve ekonomik doktrin, her avcı, her kahraman, her korkak, her medeniyet yaratıcısı ve yok edicisi, her kral ve her köylü, her aşık olan, her genç çift, her anne ve baba, her umut dolu çocuk, her mucit ve her kaşif, her ahlak öğretmeni, her yozlaşmış politikacı, her süperstar, her yüce lider, türümüzün tarihindeki her aziz ve günahkarlar orada, tüm O bildiğiniz generaller ve imparatorlar bu noktanın bir kısmında anlık efendi haline gelebilmeleri için dökülen kan nehirlerini düşünün işte onların hepsi bir güneş ışığının içinde asılı duran o toz zerresinde yaşadı...
Dünya şu ana kadar yaşamı barındırdığı bilinen tek yer...türümüzün göç edebileceği başka hiçbir yer yok...Beğen ya da beğenme, şu an için dünya bizim ayakta durduğumuz tek yerdir diyor...
Yazar bu arada Astronominin alçakgönüllü ve karakter geliştiren bir deneyim olduğunu söylüyor...İnsan kibirlerinin, budalalığının belki de küçücük dünyamızın bu uzak görüntüsünden daha iyi bir kanıtı yoktur diyor...Onun için birbirimize karşı daha kibar, saygılı, nazik davranmak ve bildiğimiz tek yuva olan bu soluk mavi noktayı koruma ve yaşatma sorumluluğumuzun altını çiziyor...
Aslında bu bir Öz eleştiri...kendimizi öyle dev aynalarında görmeyelim diyor...tavsiye ederim...moraliniz mi bozuldu? O zaman Dr. Sagan’ın konuşmasının küçük bir bölümünü YouTube’dan izleyim...ben yapıyorum...
Son olarak şunu söylemek istiyorum...unutmayınki, Mikroskop Bize Ne Kadar Önemli Olduğumuzu, Teleskop ise Ne Kadar Önemsiz Olduğumuzu Gösterdi...