
Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe'de düzenlenen Mevlid-i Nebi Haftası Açılış Programı'nda önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan satır başları:
Diyanet İşleri Başkanlığımızın değerli mensupları, muhterem hocalarımız, farklı ülkelerden programa katılan kıymetli dostlarımız, çok değerli genç kardeşlerim, hanımefendiler, beyefendiler, sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.
İnsanlığın ufkuna bir güneş misali doğan Peygamber Efendimizin aleyhissalatu vesselam yeryüzünü teşriflerinin sene-i devriyesinde sizlerle böylesine müstesna bir atmosferde bir arada olmanın bahtiyarlığını yaşıyorum. Yurt dışından gelerek programımıza iştirak eden Müslüman ülkelerin dini liderlerini ve kıymetli ilim erbabımızı da aramızda görmekten duyduğum memnuniyeti bilhassa ifade etmek istiyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyemize, milletin evine, bu gazi mekana hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz.
Bu mübarek gecede kalplerimizi buluşturan, dualarımızı birleştiren Yüce Rabbimize sonsuz hamdüsena'lar olsun. Cenab-ı Allah muhabbetimizi daim, kardeşliğimizi kaim ve kavi eylesin.
Sevgili kardeşlerim, bugün gönüllerimizin sultanının dünyayı şereflendirişinin 1500'üncü sene-i devriyesini idrak ediyoruz. Alemlere rahmet olarak gönderilen Fahri Kainat Efendimizi bugün bir kez daha kemal-i hürmetle, mahcup ve müeddep bir hasretle yad ediyorum. Ne mutlu beni görmeden iman edenlere buyuran Hatemü'l-Enbiya Efendimize, O'nun ehlibeytine ve ashabına salat ve selam olsun.
Merhum bir şairimiz Veladet-i Nebi'yi şöyle mısralara döküyordu:
"Arş'ın kubbelerine adı nurla yazılan,
İsmi semada Ahmed, yerde Muhammed olan,
Yedi katlı göklerde Hak cemalini bulan,
Evvel ahir yolcusu, ya Hazreti Muhammed!
Sağanak nur yağmurları inerken yedi kattan,
O gece sendin gelen ezel kadar uzaktan.
Melekler her zerreye müjde verirken Hak'tan,
O gece sendin gelen, ya Hazreti Muhammed!
Sen ki büyük yargıda şefaat müjdecisi,
Bunca aciz beşerin mahşer günü bekçisi.
Sen ki Kur'an şahidi, Allah'ın son elçisi,
Kurtuluş habercisi, ya Hazreti Muhammed!"
Evet, Müslümanlar olarak arzı bir kandil gibi aydınlatan bu müstesna doğuşun bir yıldönümüne daha ulaşmanın sevinci, mutluluğu, heyecanı içerisindeyiz. Bu gece, selim bir kalple, yepyeni bir ümitle idrak edeceğimiz Leyle-i Mevlid'in ülkemiz, milletimiz, Müslümanlar ve tüm insanlık için hayırlar getirmesini diliyorum. Gece boyunca edeceğimiz duaların, yapacağımız ibadetlerin kabul ve karin olmasını, semaya açılan ellerin rahmet ve merhametle dolmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.
Burada şunu da altını çizerek ifade etmek arzusundayım. Peygamber Efendimizin aleyhissalatu vesselam mümtaz ve mübarek hayatı, bütün insanlık için numune-i imtisaldir. Rabbimizin alemleri yüzü suyu hürmetine yarattığı Peygamberimiz, veladetinden vefatına kadar her anıyla kendisinden öncekilere ve sonrakilere emsal teşkil etmiştir. Dünya hayatında insanın kendini tanıma, bulma ve bilme serüvenine kılavuzluk edecek, anlam arayışına en doğru cevapları verecek örnek şahsiyet, hiç şüphesiz Resulullah Efendimizdir. Peygamber Efendimizin aleyhissalatu vesselam tek bir anı dahi kararan kalplere çare olacak, gönül gözünü açacak sonsuz bir şifa kaynağıdır.
Şu hususu önemle vurgulamak isterim. Fahr-i Kainat Efendimiz, hayatının her alanında olduğu gibi, aile yaşantısında da Üsve-i Hasene olarak hepimiz için en güzel örnektir. Ve biz bu yılı Aile Yılı olarak ilan ettik. Aile, bizler için çok çok önemli. Aileyi merhamet ve fedakarlık yuvası, ülfet ve muhabbet ocağı yapacak tüm çözümlerin, tüm reçeteler, Allah Resulü'nün aile hayatında mevcuttur.
"Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım." Bu Hadis-i Şerif, Efendimizin aile müessesesine verdiği değeri çok net gösteriyor. Uzun yıllar Resul-i Ekrem Efendimizin hizmetinde bulunan Enes bin Malik Radıyallahu Anh, Peygamberimizi bakınız nasıl anlatıyor: "Ailesine karşı Resulullah'tan daha şefkatli olan bir kimse görmedim." Muhterem zevcelerine karşı daima hürmetkar olan Efendimiz, çocuklara karşı da şefkat ve merhametle yaklaşmış, uyarılarını "yavrucuğum" diyerek incitmeden, muhatabının narin kalbini kırmadan yapmıştır.