Kerim Kaya: Aile Şirketlerinde Nesil Geçişinin Sırrı

Anadolu’nun üretim geleneğinde aile şirketlerinin yeri tartışılmaz. Konya’da da bu kültürün izlerini her sokakta, her tabelada görmek mümkün. Dede bir dükkânla başlamış, baba büyütmüş, çocuklar devralmış… Ancak işte tam da o “devralma” aşamasında, nice köklü işletmelerin sessizce kaybolduğunu da hepimiz biliyoruz. Konya’nın ticaret damarında, baba mirası dükkânlardan doğup sanayi devlerine dönüşen birçok aile şirketi var. Ama ne yazık ki, her kurulan işletme üçüncü nesle ulaşamıyor. Ekonomik dalgalanmalar değil, çoğu zaman aile içi iletişimsizlik ve değer aktarımındaki kopukluk bu sürecin en büyük düşmanı oluyor.
Peki neden?
Birinci nesil, yokluk dönemlerinde alın teriyle, sabırla o işletmeyi kuruyor. Onun gözünde şirket bir “evlat” gibi… İkinci nesil çoğu zaman bu emeğe saygılı ama vizyon arayışında; üçüncü nesil ise bazen bu emeğin ağırlığını değil, mirasın rahatlığını hissediyor. İşte tam bu noktada, aile şirketinin kaderi belirleniyor.
Birinci neslin yaptığı en büyük yatırım; sermaye değil, değerlerdir. Dürüstlük, güven, kalite ve itibar…
İkinci nesil genellikle “devralan” taraftır. Ancak devralmak, sadece yönetim koltuğuna oturmak değil; değerleri, vizyonu ve sorumluluğu taşımaktır. Konya’daki birçok köklü işletme, bu bilinci taşıdığı için bugün hâlâ ayakta.
Üçüncü nesil, çoğu zaman “hazıra konma” eleştirisiyle anılır. Oysa doğru yönlendirildiğinde bu nesil, markayı dünyaya taşıyabilecek en güçlü halkadır. Önemli olan, gençlerin fikrini ciddiye almak, onları sürece dahil etmek ve “bizim zamanımızda böyleydi” kalıbından sıyrılmaktır. Tecrübe ile yenilik arasında denge kurabilen şirketler, sadece büyümez; kuşaklar boyu yaşar.
Yeni nesil, teknolojiyi, dijitalleşmeyi, inovasyonu şirket kültürüne katmalı ama geçmişin ahlakını da unutmamalı. Bir aile şirketi hem geleneği koruyarak, hem de yeniliğe cesaret ederek ayakta kalabilir. Yeni nesil, sadece miras alan değil, mirasın anlamını da kavrayan bireyler olmalı. Çünkü dünya artık farklı. Dijitalleşen, hızla değişen bu çağda, gelenekle geleceği buluşturmak bir zorunluluk. Aile şirketleri artık profesyonel yönetime açık, kurumsal kimliklerine önem veren, “soyadı değil liyakat” anlayışını benimseyen yapılarla daha güçlü hale geliyor.
Bir işletmenin ömrü, patronun ömrüyle sınırlı olmamalı. Bu yüzden; Aile anayasası oluşturulmalı, görev ve sorumluluklar yazılı hale getirilmeli, liyakat esas alınmalı, profesyonel yöneticilere yer verilmelidir. Aile bağları duygusal olabilir ama şirket yönetimi rasyonel olmalıdır. Duygularla yönetilen bir aile şirketi sevgiyle başlar, ama çoğu zaman duygusallıkla biter.
Unutulmamalıdır ki, şirketi kurmak zordur ama yaşatmak daha da zordur.
Her nesil, kendinden öncekine teşekkür etmeyi; kendinden sonrakine ise fırsat vermeyi bilmelidir.
Son söz; Birinci nesil “emeğiyle” kurar, ikinci nesil “aklıyla” büyütür, üçüncü nesil “vizyonuyla” geleceğe taşır. Eğer bu zincirin halkaları kopmazsa, Anadolu’nun köklü aile işletmeleri sadece ticari birer kurum değil; kuşaktan kuşağa aktarılan bir kültür mirası olarak yaşamaya devam eder.
Kalın sağlıcakla…
Kerim Kaya - IşıltıPark Yönetim Kurulu Başkanı
YORUM YAP
Parkta alkol alan 2 kızdan biri öldü
Konya'da polis merkezindeki cinayette 2 şüpheli tutuklandı
Yer Konya... Karakolda cinayet! Gözaltındaki 18 yaşındaki çocuğu bıçaklayıp öldürdüler
Boşanma sonrası katliam yaptı! Eski eşini ve kayınvalidesini öldürdü, üvey kızını yaralayıp intihara kalkıştı
Konya tarihinin en büyük arsa ihalesi yapıldı!
Tramvay Hattı Çalışması Kapsamında TÜMOSAN Kavşağı’nda Yol Genişletme Çalışması Başladı
Karadeniz'i İç Anadolu'ya bağlayacak Geminbeli Tüneli'nde geri sayım


