
Konya’nın Meram ilçesine bağlı Hatunsaray beldesinde yer alan Kilistra Antik Kenti, erken ve orta dönem Hristiyanlık tarihi açısından stratejik bir öneme sahip. Roma döneminde askeri üs olarak planlanan kent, zamanla Hristiyanlık inancının yayılmasıyla birlikte dinsel bir merkez haline gelmiştir. Özellikle St. Paul ve Barnabas’ın Konya’dan kaçarak Lystra’ya gelip burada havarilik yapmaları, bölgedeki Hristiyan nüfusunun artmasına ve kentin kilise ve şapellerle donatılmasına neden olmuştur.

HAÇ KİLİSESİ: KAYA İÇİNE OYULMUŞ BİR İNANÇ YAPISI
Kilistra’daki en dikkat çekici yapılar arasında yer alan Haç Kilisesi, aynı zamanda Haç Planlı Şapel ve Sandıkkaya olarak da bilinmektedir. Adını, bulunduğu devasa kaya parçasından ve girişindeki kemere işlenmiş Yunan haçından alan bu yapı, 7. veya 8. yüzyıla tarihlendirilmektedir.
Volkanik bir arazi üzerine kurulu olan bölgede, yumuşak toprak yapısı sayesinde tek bir kaya bloğu oyularak inşa edilen kilise; giriş bölümü, naos (ibadet alanı), mezar odası ve sunak kısmından oluşmaktadır. Bu mimari özellikler, dönemin inanç yapıları hakkında önemli ipuçları sunmaktadır.

BİRLİKTE YAŞAMIN İZLERİ Mİ?
Kilisenin çevresinde yapılan arkeolojik kazılar, yapının sadece Hristiyan topluluklara değil, aynı zamanda Müslümanlara da ev sahipliği yapmış olabileceğini düşündürmektedir. Bölgede bulunan Selçuklu sikkeleri, seramikler ve hemen kilise yanındaki mezarlar, burada farklı dinlerden toplulukların bir arada yaşamış olabileceği ihtimalini gündeme getirmiştir.