Çok Bulutlu

15°C
Konya

RAMAZAN HOCA CİNAYETİ

Kayıt Tarihi: 19.02.2024 21:20 - Son Güncelleme: 27.04.2024 13:07
YAZI
A

Türkiye 2024 yılının başlarında, arkasından çok konuşulacak bir cinayete tanıklık etti. Sosyal Medyada Diyarbakırlı Ramazan Hoca, Filozof Ramazan lakabıyla tanınan Ramazan Pişkin, İstanbul’da kendine ait, bir çay ocağında, namaz kılıyorken, uğradığı bıçaklı saldırı sonucu 31 Ocak 2024 tarihinde hayatını kaybetti. Ramazan Hoca’nın katili kısa sürede yakalanarak soruşturmasının ardından cezaevine konuldu. Diyarbakır Ulu Camii’nde yaptığı konuşmalar ve videolarla tanınan Diyarbakırlı Ramazan Hoca, bundan 3 yıl önce Diyarbakır’dan İstanbul’a gelmiş, önce başkasına ait bir çay ocağı işletmesinde, çay servisi yapmaya başlamıştı. Bir yandan da tesbih satarak geçimini sağlamaya çalışıyordu. Vefatından sekiz ay öncede, kendisine ait bir çay ocağı işletmesi açan, açtığı çay ocağı işletmesinede Diyarbakırlı Ramazana Hocanın Yeri ismini veren Ramazan hoca, Burada hem çay servisi yapıyor, hem tesbih satıyor, hem de gelenlerle dini konularda konuşuyordu.

 Ramazan Hoca’nın dini alanda Diyarbakır Ulu Camiinde yerli ve yabancı ziyaretçilere yaptığı konuşma videoları, söyleşiler, sosyal medyada binlerce kişi tarafından merakla izlendi, beğeni ve paylaşım yapıldı. Birçok hoca, cemaat lideri Ramazan Hoca hakkındaki görüş ve değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaştığı gibi, Ramazan Hocanın Ehli Sünnet itikadına uymayan bir takım görüş ve fikirlerinden dolayı da Ramazan Hocaya Selefi hatta Vahhabi diyenlerde oldu.

 Ahirete irtihal eden, Rahmeti Rahmana kavuşan Ramazan Hoca hakkında, bu kadar anlatılan konuşulanlardan sonra, kendisini daha iyi tanımak için videolarını izlediğimizde, her şeyden önce Ramazan Hoca samimi bir Müslüman, inandığı gibi yaşamaya çalışan, İslam davasının yükünü omuzlarında hisseden, Allah korkusundan başka korku tanımayan, bildiği doğruları muhataplarına, topluma haykıran bir dava adamı olduğunu söylemiş olsak hata etmiş olmayız. Yaşarken anlattıkları, konuştukları pek çok kimsenin ilgisini çekmedi, bazı kimseler giyim kuşamından, hal hareket ve tavırlarından dolayı Ramazana Hoca’ya, Deli -Meczup bile diyenler oldu. Ramazan Hoca ile Allah’u Zül Celal, Doğru Müslüman, Samimi Müslüman, nasıl olur. Mümin kime denir, Dava insanı nasıl olur, Allah korkusu nasıl olmalıdır gibi, bir Müslümanda bir müminde olması gereken hal hareket ve davranışları Ramazan Hoca’nın şahsında, diğer kullarına göstermiş oldu. Vefat eden Ramazan Hoca’nın tapulu evi, arsası, lüks arabası, son model telefonu, banka hesapları yoktu. İmam Hatip, İlahiyat gibi dini okulları bitirerek diploma sahibi olmamıştı. Zaten böyle bir derdi de yoktu. Onun bir derdi, bir davası vardı. Oda Allah’a kulluk ve bildiklerini insanlara anlatmaktı.

Bugün, musibetler karşısında, İmanı ile dimdik ayakta duran Müslümanların halleri, teslimiyet örneği sergileyenler, Allah’a kulluğun nasıl olacağını bizlere göstermiyor mu? Ramazan Hocadaki o sadakat, samimiyet teslimiyet, Gazze’de İdlip’de, Arakan ’da her şeyini kaybeden, musibetler karşısında yılmadan mücadele eden, şehadet özlemi ile yaşayan Müslümanların halleri bizlere gerçek Müslüman ve müminin, dava insanının nasıl olduğunu nasıl olacağını bizlere anlatmıyor mu? Hem de fazlası ile anlatıyor. Rabbimiz samimi kulları ile diğer kullarına, kulluğun nasıl olacağını, nasıl yapılacağını öğretiyor.

Gerek Ramazan Hoca, gerekse etrafımızdaki binlerce samimi muvahhit Müslümanlar ile Rabbimiz bizi uyarıyor, bize merhamet ediyor, ‘’Kulluk görevinizi ihmal etmeyin unutmayın, Nefsinizi terbiye ederek temizleyin, Dünya hayatına aldanmayın, Şeytanın adımlarını takip etmeyin’’ buyurarak bizi, kurtuluşa, rahmete, mağfirete çağırıyor. Ne mutlu bu kutsal çağrıyı duyanlara, Ne mutlu bu kutsal davete icabet edenlere. Ne mutlu Allah’a samimi bir kul. Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V)’e layık ile Ümmet olanlara.

ETİKETLER:

YORUM YAP

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Süleyman Erçetin

Süleyman Erçetin

Yazarın Diğer Yazıları