Erkekliğin Sessiz Yaraları: Yetersizlik Kaygısı, Tek Gecelik İlişkiler ve Sert Mizacın Psiko-Sosyolojisi
Bazı erkekler hayatı boyunca görünmez bir savaş verir: hem kendileriyle hem de toplumla. Yatakta yaşanan yetersizlik, sokakta sert mizaca; duygusal kırılganlık, agresif tavırlara dönüşür. Tek gecelik ilişkiler çoğu zaman bir özgürlük değil, bilinçdışı bir kaçış ve “hâlâ seçiliyorum” onayıdır. Bu yazıda, erkekliğin psiko-sosyolojik portresini, yetersizlik kaygısını ve ilişkilerdeki yansımalarını ele alıyoruz.
Toplum erkekten “her an güçlü, her an hazır, her an yeterli” olmasını bekler.
Erkeklerin bilinçdışında taşıdıkları en güçlü duygulardan biri “yetersizlik”tir. Çocuklukta edinilen koşullu sevgi ve toplumun “her an güçlü ol” baskısı, erkeklerin benlik değerini performansla eşitlemelerine yol açar. Yatakta başarısızlık, çoğu zaman dışarıda sert ve kontrolcü davranışlarla telafi edilmeye çalışılır. Aslında bu “güçlü adam” rolü, içeride saklanan kırılganlığın maskesidir.
Psikolojik Zemini incelediğimizde:
• Koşullu sevgi ve utanç: Çocuklukta “yeterince iyi” olana verilen onay, “yetersiz” olana eleştiri veya alayla cezalandırıldığında erkek çocuk sevgiyi başarı ve performansla eşitler. Yetişkinlikte bu, “yeterli görünmek için sürekli kanıt üretme” ihtiyacına döner.
• Baba figürü ve erkeklik dersi: Aşırı eleştirel veya duygusal olarak uzak bir baba modeli, “yumuşaklık zayıflıktır” şemasını pekiştirir. Duygular bastırılır; yerine kontrol ve hakimiyet konur.
Savunma mekanizmaları:
• Telafi (kompansasyon): İçerideki yetersizlik duygusunu, dışarıda güçlü ve söz geçiren biri gibi davranarak dengelemeye çalışma.
• Yansıtma: Kendi kırılganlığını partnerine atfederek onu “zayıf, duygusal” diye küçümseme.
• Duyarsızlaştırma: Bağ kurmanın tetiklediği kaygıyı azaltmak için ilişkileri yüzeysele indirgeme.
Cinsel performans kaygısı: Yatakta “başarısız olmama” baskısı, spontane zevki boğar. Kaygı arttıkça bedensel yanıtlar zorlaşır; zorlaştıkça utanç büyür. Utanç büyüdükçe erkek yataktan kaçar, bağ kurmaktan uzak durur, tek gecelik karşılaşmalara yönelir: Hatta performans artırıcı bir takım şeylere yönelir bunun arkasına saklanır ve sürekliliği olan ilişkilerden uzak kalarak haz odaklı yaklaşır bu tamamen “Derinlik yoksa yetersizliğim de görünmez” düşüncesidir.
Yatakta beklediği performansı gösteremeyen bazı erkekler, bu kırılganlığı dış dünyada sertlik ve kontrol ile telafi eder. İş yerinde otoriterlik, arkadaş ortamında meydan okuma, sosyal medyada güç gösterisi… Böylece “içeride kırılgan, dışarıda zırhlı” bir ikilik doğar. Bu zırh kısa vadede rahatlatıcıdır ama uzun vadede yakınlığı sabote eder, empatiyi köreltir, yalnızlığı derinleştirir.
“Yatak odasında kurulamayan hakimiyet, sokakta güç şovuna; utanç, öfkeye; kırılganlık, zırha dönüşüyor.”
Tek Gecelik İlişki: Onay, Riskten Kaçınma ve “Kanıt”
Tek gecelik buluşmalar, bazı erkekler için üç işlev görür:
1. Onay – “Hâlâ seçiliyorum” duygusu.
2. Kontrol – Senaryonun sınırları belli; duygusal bağ ve sorumluluk yok.
3. Görünmezlik – Yakınlık kurmadığın kişiye yetersizliğin de görünmez kalır.
Bu döngü, kısa süreli “yeterlilik hissi” üretse de uzun vadede benlik değerini dış onaya bağımlı kılar; duygusal açlığı büyütür.
Sosyolojik Çerçeve: Hegemonik Erkeklik ve Rekabet Sahnesi
• Erkeklik performansı: Kültür erkekliği; para, statü, cinsel fetih ve duygusuzlukla tanımlar. Bu, “ne kadar çok, o kadar erkek” denklemine döner.
• Homososyal rekabet: Erkek erkeğe ortamlarda anlatılan “fetih hikâyeleri” bir tür puan tablosu gibidir. Hikâyeye uyamayan, “yetersiz” damgasından korkar.
• Piyasa ve uygulama kültürü: Eşleşme uygulamaları ilişkileri “seçim/eleme” oyununa dönüştürür. Seçilmek “değer”, elenmek “yetersizlik” gibi kodlanır.
• Porno ve senaryo etkisi: Cinselliği güç, hız ve kusursuz performans üzerinden kurgulayan içerikler, gerçek beden ve gerçek ilişki ile karşılaşınca hayal kırıklığı ve kaygı üretir.
• Ekonomik belirsizlik: Geçim baskısı ve güvencesizlik, “erkekliğin sağlayıcılık” rolünü zorlar; kaybedilen kontrol, bedensel ve ilişkisel alanda telafi arar.
Kadınların Üzerindeki Etki: Nesneleştirme, Kırılganlık ve Suçluluk Döngüsü
Tek gecelik ilişkiyi özgürce seçen kadınlar elbette vardır; mesele, niyeti ve bağlamı tanımak. Yetersizlik telafisinin parçası olan karşılaşmalarda kadın, çoğu zaman şunları yaşar:
• Nesneleştirilme: Bedeni, erkeğin “kanıtı”na araç edilir.
• Duygusal belirsizlik: Yakınlık sinyali verirken hızla uzaklaşan erkek, kadında değersizlik duygusu yaratır.
• Kendini suçlama: “Bende ne eksik?” sorusu, döngüyü kadının omzuna yükler. Oysa mesele, çoğu kez erkeğin kendi utanç-yetersizlik hattıdır.
Kadınlar için:
• Sinyalleri okumak: Tutarlılık, saygı, sorumluluk almaya açıklık. “Güç şovu”nun arkasındaki kaygıyı görüp kendi sınırını net tutmak.
• Kişiselleştirmemek: Onun telafi döngüsü sizin değerinizi belirlemez.
• Sınır cümleleri: “Bende duygusal netlik önemli; niyetin buysa devam edebiliriz/edemeyiz” gibi açık, sakin ifade.
Kendine Sorma Alıştırmaları
Bir erkek olarak:
• “Cinsellikte ‘başarmalıyım’ dediğimde bedenim ne yapıyor? Yavaşlayabilir miyim?”
• “Sertleştiğimde aslında neyden korkuyorum—reddedilmekten mi, görünmekten mi?”
• “Son bir haftada güç gösterisi yaptığım anların altında hangi duygu vardı?”
Bir kadın olarak:
• “Onun tutarlılığıyla değil, coşkusuyla mı ilişki kuruyorum?”
• “Sınırım aşıldığında bunu sakin ama net söyleyebiliyor muyum?”
• “Kendimi suçladığım yerler, aslında başkasının telafisini üstlenmem mi?”
Zırhı İnceltmek, Yakınlığı Çoğaltmak
Erkeklerin bilinçdışındaki yetersizlik duygusunu anlamadan tek gecelik ilişkiler olgusunu da, dış dünyadaki sert mizacı da doğru okuyamayız. Zırhı büyütmek kısa vadede rahatlatır ama yakınlığı öldürür. Zırhı incelten şey ise utançla yüzleşmek, duyguları adlandırmak ve cinselliği “performans”tan ilişkiye taşımaktır.
Bu hafta okura açık sorum:
“Güçlü görünmek için nerede kendinizi terk ediyorsunuz?”
Cevabı orada bulduğumuzda, hem yatakta hem sokakta daha insani bir karşılaşmanın kapısı aralanacaktır.


