Çok Bulutlu

13°C
Konya

Paranın Gölgesinde Kaybolan İlişkiler

Kayıt Tarihi: 18.08.2025 20:55 - Son Güncelleme: 18.11.2025 14:17
YAZI
A

Günümüz ilişkilerinde en çok tartışılması gereken meselelerden biri, “kadının değerinin” hâlâ parayla ölçülüyor olmasıdır. Ne yazık ki birçok kadın, bir erkeğin kendisine ne kadar para harcadığına bakarak kendi değerini biçiyor. Pahalı hediyeler, lüks restoranlarda ödenen hesaplar, şatafatlı tatiller… Tüm bunlar, sanki sevginin kanıtıymış gibi sunuluyor. Oysa o pahalı çantaların içinde çoğu zaman yalnızca kocaman bir boşluk gizleniyor.


Hatta kimi zaman kadın kendi kazancını bile bu oyuna kurban ediyor. Kendi parasıyla aldığı pahalı hediyeleri, sevgilisinin cüzdanından çıkmış gibi gösteriyor. Çünkü mesele “gerçek sevgi” değil, “başkalarının gözünde değerli görünmek.” Yani özde bir bağımsızlık değil, koca bir illüzyon yaşanıyor.

Sormak istiyorum;

Ya siz kendi değerinizi özünüzde mi yoksa başkalarının cüzdanında mı arıyorsunuz?


Popüler yaşam koçları ve bazı psikologlar da bu algıyı körüklüyor: “Değer veren erkek para harcar.” Oysa bu söylem, kadını farkında olmadan bir eşya, bir meta haline getiriyor. Hatta daha da ileriye götürürsek, bu duruş kadını bir eskort yaşamına benzetiyor: Duygu yok, samimiyet yok, yalnızca karşılığında alınan bir “hizmet” var. Sevgi yerini bir tür alışveriş ilişkisine bırakıyor.


‘’Uğruna para harcanan kadın değerlidir.’’ diyerek özendirilen bu yaklaşım, ilişkinin özünü yok ediyor. Çünkü erkeğin bilinç dışında şu mesaj pekişiyor: “Ben bedelini ödediğim kadının sınırlarını da istediğim gibi aşabilirim.” İşte bu noktada ilişkinin sağlıklı kalması mümkün değil. Hakaret, şiddet, tahakküm… cesareti de buradan geliyor. Hepsi, bu çarpık denklemin doğal sonucu oluyor. bu kısır döngünün kadın üzerinde bıraktığı en büyük tahribat ise onu “kurban rolüne” hapsetmesi. Sınır çizemeyen, hakkını savunamayan, erkeğin sunduğu imkanlarla var olduğunu sanan bir kadın profili ortaya çıkıyor. Yüzeyde şatafat ve gösteriş hâkimken, perde arkasında aslında derin bir güçsüzlük yatıyor. 


Bir süre sonra ise roller değişiyor. Erkek, sürekli para harcayarak ilişkiyi canlı tutmaya çalışırken, kendini bir “banka şubesine” dönmüş gibi hissediyor. Başlangıçta güçlü görünen taraf, zamanla bu oyunun asıl mağduru oluyor. Yani hem kadın hem erkek, birbirini tüketen bir denklemde kayboluyor.


Yani sonuç her iki taraf da kaybediyor. Kadın öz değerini yitiriyor, erkekse “parası bitince sevgisi de biten” bir ilişkide kendini yalnız buluyor.


Oysa sevgi, ne pahalı çantaların içinde ne de lüks restoranların menüsünde saklı. Gerçek değer, insanın karşısındakine hissettirdiği güven, saygı, sadakat ve samimiyettedir. Parayla satın alınmaya çalışılan her duygu, eninde sonunda iflas edecektir.


Şimdi kendimize sormamız gereken soru şu: Biz gerçekten sevilmek mi istiyoruz, yoksa bir pazar yerinde alınıp satılan meta gibi değer biçilmeyi mi?

ETİKETLER:

YORUM YAP

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.