Az Bulutlu

11°C
Konya

Kadına Şiddete Kesin Çözüm: Özümüzü Hatırlamak

Kayıt Tarihi: 10.03.2025 20:26 - Son Güncelleme: 18.03.2025 00:27
YAZI
A

    Kadına şiddet dünya kurulalı beri her toplumda gerçekleşmiş bir sosyal olgudur. Bizim ülkemizde de psikolojik, ekonomik, fiziksel boyutlarıyla maalesef yaşanan acı bir gerçek.

      Orhun Yazıtları, Dede Korkut Hikâyeleri, destanlar ve tarih eserlerini incelediğimizde ise tüm yaşam alanlarında kadına verilen değeri gözlemliyoruz.

      Edebiyat öğretileri ışığında kadının; aile, toplum, devlet bağlamındaki önemine ilişkin farkındalık oluşturulması ve şiddetin azaltılması mümkün görünüyor.

      Öz kültürümüzde kadının tüm yaşam alanlarında aktif rol alan, saygın her hakkını elde etmiş bir konumda olduğunu gözlemliyoruz.

     Edebi kaynaklarımızdan, faydalanılarak toplumun tekrar öz değerleriyle hizalanması ve sağlıklı bir toplum inşası mümkün görünüyor.

      Orhun Yazıtlarında belgelendiği üzere devlet yönetiminde rol alan kadının hem ailevi hem siyasi-dini-mitolojik manada kıymetli bir yere sahip olduğu görülüyor.

      Ünlü sosyoloğumuz Ziya Gökalp “Eski kavimler arasında hiçbir kavim Türkler kadar kadın cinsiyetine hak vermemişler ve saygı göstermemişlerdir.” demiş. Avrupa ülkelerinin “kıymetsiz kadın anlayışının” tersine ise bizde bütün alanlarda değer verilen bir kadın portresi karşımıza çıkıyor.

      Öz gerçeğimiz sevgi, barış, adalet ve bilgiyle yoğrulmuş ve biz bunu hatırladığımızda sorunlar zaten kendiliğinden çözülecek.

      Orta Asya Türk Devletleri´nde kadın önemli hak ve yetkilere sahip, savaşçı ve asker olarak yetiştiriliyor. Tarihimizin en temel kaynağı, siyasi hayattan gelenek ve inanışlarımıza en kapsamlı bilgileri veren Orhun Abidelerine göre Kağan´la birlikte Hatun da yeryüzünde yöneticilik görevine sahip.

      Hacı Bektaş-ı Veli´nin "kadınları okutunuz" sözü ile hem kadın-erkek eşitliğini savunan hem de eğitime önem veren bir şahsiyet olduğunu anlıyoruz. Allah katında kadın-erkek arasında bir ayrımın bulunmadığını, iki cinsin birbirlerine üstünlüklerinin olmadığını anlatıyor.

   16.yy. divan şairimiz Seliki: " Sevgilim aşkımı açıklamak için seni yalnız bulamıyorum; seni yalnız bulunca da kendimi bulamıyorum. Şiddet uygulamak bir yana aşkını dahi söyleyemeyen bir erkek tarifi var.

  *Namık Kemal, ülkede okulda görev yapan öğretmenlerden yarısının kadın olması gerektiğini ifade ederek bu konuda ideallerini ortaya koymuş.

  *Şemsettin Sami, kadınları eğitmeden erkekleri eğitmeyi kumun üzerine köprü yapmaya benzetmiş ve toplumun eğitiminin esasını kadının eğitimine bağlamış. Yine "Kadınlar" adlı eserinde zeka bakımından erkek ve kadının eşit olduğunu belirtmiş aynı imkanların kadınlara da sunulması halinde onların erkekler kadar ilerleyebileceklerini söylemiş.

  *Atatürk kadın ve erkeğin toplumsal hayatta eşit ve özgür olmaları gerektiğini savunmuştur ancak özellikle kadınların eğitilmesini vurgulayarak bu konudaki düşüncelerini 1918 yılında anı defterinde şöyle dile getirmiştir: "Bu kadın meselesinde cesur olalım. Vesveseyi bırakalım”

      Yakın tarihe kadar İngiltere´de erkeğin karısını dövmesi yasalar tarafından meşru görülüyordu. Eski Hint kültüründe bir erkek öldüğü zaman cesediyle birlikte karısı da yakılıyordu. Çin´de kadınların değeri kocasına ve kocasının ailesine ettiği hizmet ile ölçülüyordu. Bununla birlikte eski Türk geleneğinde kadın aile içinde, toplumda ve devlet yönetiminde söz sahibiydi. Kadın, hak açısından erkekle eşitti. Dolayısıyla Türk toplumunda kadına şiddet ve işkence yapılması kadının ötekileştirilmesi, değersizleştirilmesi söz konusu değil.

    Görüldüğü üzere kültürel değerlerimizi hatırlayıp uygulamak kadına şiddeti ve her tür şiddeti ortadan kaldırabilecek güçte. Yeter ki öğrenip hayata geçirelim.

       Her biriniz zatınıza ve birbirinize hoşça bakın.


ETİKETLER:

YORUM YAP

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.