Çok Bulutlu

14°C
Konya

2 Yaş Sendromu

Kayıt Tarihi: 12.12.2022 18:32 - Son Güncelleme: 07.10.2025 05:09
YAZI
A

Çocuk büyütmenin zorluklarını hepimiz biliriz. Özellikle de bazı dönemler vardır kriz diyebileceğimiz işte o süreçler daha zorlayıcı ve yorucu olabilir. 2 yaş dönemi de yeni bir krizin başladığı bir süreçtir. Krizle baş edebilmek için öncelikle nasıl bir sürecin bizi beklediğini bilmek baş edebilme noktadasında önemlidir. 2 yaşında bir çocuk düşmeden yürür veya koşar, eline aldığı bardakla su içebilir, kaşığı tutabilir, kendi kendine yemek yemek için gayret eder.2 yaşında elinizdeki bir oyuncağı attım deyip arkanıza sakladığınızda nesne sürekli kazandığı için arkanıza sakladığınız nesneleri bulabilir ve bunu oyun şeklinde eğlenceli bir hale dönüştürebilir. Çevresini, nesneleri, hayvanları tanır kısa süreli de olsa dikkat süresi vardır.Sosyal ve duygusal gelişimine baktığımızda ise, kendinin artık bir birey olduğunun farkında olmaya başlar onun için ben merkezci bir yapıları vardır dolayısıyla bağımsız olmak isterler, karşı gelmeleri artar, sürekli sorar çünkü çok meraklı oldukları bir dönemdedir.


Ebeveynler bu durumdan rahatsız olabilirler gün içerisinde yüzlerce ‘bu ne?’ sorusuna cevap vermek zordur, oysaki çocuk kendini ve çevresini keşfetme başlamıştır, sorular sorarak dünyayı algılamaya çalışır. Bağımsız olmak isterken, tehlike kavramı henüz gelişmediği için olur olmadık tutturmalar veya ağlama krizleri yaşayabilir burada ebeveynlerin tutumları çok önemlidir. İki yaşına kadar yani doğduğu andan itibaren acıktığında, rahatsızlandığında, tuvaleti geldiğinde bunu ağlayarak dile getiren çocuk iki kelimelik cümle kurmaya başlamış olsa bile tüm duygularının veya ihtiyaçlarını 2-3 kelime ile anlatamayacağı için ağlama davranışı devam eder. Çocuk ağladığı zaman ailesi tarafından beklentisinin karşılandığını fark ettiği için ‘ağlarsam ihtiyacım karşılanır’ düşüncesini zihnine kodlar. Dolayısıyla çocuğun ağlayarak bir şeyler yaptırmayı istemesi aslında çok normal ve doğal bir durumdur. Anormal olan şey ise bu durum karşısında ebeveynlerin ne yapacaklarını bilmemeleridir.

2 yaşından itibaren konuşmaya başlayan çocuğunuz artık ağlayarak değil konuşarak kendini ifade etmesi gerekir ancak, konuşma becerisini de tam olarak kullanmadığı için her şeyi ağlayarak yapmaya başlıyor ve istediği şey olmadığında öfke nöbetleri geçiriyor. Paniğe kapılan anne baba daha fazla ağlatmadan çocuğun istediğini yapıyorlar. Hatta ağlama, yerlere atma, tekmeleme gibi davranışlar veya anne babaya vurma, ısırma, bir şeyleri fırlatma gibi durumlar yaşanabiliyor. Çocuğunuz ağladığında veya bağırdığında size ne anlatmak istiyor, ne söylemeye çalışıyor önce bunu fark etmeniz gerekiyor temel ihtiyaçları veya duygusal ihtiyaçları karşılanmamış olabilir. Çocuğun bir olay karşısında ağladığında yapman gereken şey, onu görmezden gelmek değil; nedenini öğrenmektir. "Ağlar ağlar, susar." tepkisi vermek doğru değildir. Evet, istediği bir olay gerçekleşmediği takdirde uzun süre ağlayıp sonra susacaktır ancak duygularını bastıracak ve kişiliğinde duygularını paylaşamama dürtüsü baskın olacaktır. Öfke nöbetlerini durdurmak amacıyla disiplin taktikleri kullanmak, öfke nöbetlerinin sıklığını artırır ve diğer zamanlarda daha agresif hale gelirler. Marketteyken yaşanacak öfke nöbetleri, anne babalar için belki de en zor olandır. Markette çocuğunuz tekme atarak ve çığlık atarak kendini yere attığında ne yapacağınızı önceden belirleyin. Ve markete giderken onunla konuşun “Tamam, sadece 1 çikolata!” diyerek sakinleştirmeye çalışmak onlara öfke nöbetlerinin istediklerini elde etmenin mükemmel bir yolu olduğunu öğretiyor olabilirsiniz, Gelecekte daha büyük, daha uzun ve daha yüksek sesle öfke nöbetleri atmayı öğrenirler.


Ancak unutulmamalıdır ki her çocuk biriciktir ve gelişim basamaklarını kendi hazır oluş durumuna, genetik ve çevresel faktörlere göre tamamlayacaktır. Bu sorunlar bir hastalık değil, çocuk gelişimindeki normal evrelerden biridir. Böyle bir sorun yaşıyor ve çözüm bulmakta zorlanıyorsanız, muhakkak bir uzmandan yardım almalısınız. Sevgilerimle…


ETİKETLER:

YORUM YAP

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Duygu Özer

Duygu Özer

Yazarın Diğer Yazıları