YALNIZ HİSSETMEK
Yalnız olmak ile yalnız hissetmek birbirinden farklı kavramlardır. Yalnız hissedenlerin çoğunun ilginç bir şekilde yalnız olmamalarına rağmen bu duyguyu derinden hissetmeleridir.
Yalnız hissetmemek için duyguları paylaşmak duygudaş olmak gerekir diyebilir miyiz işin uzmanlarına sormak lazım. Engin Gençtan ( 1983) İnsan Olmak adlı kitabında yalnızlık çeşitlerinden bahsediyor. Bunlardan birini sizlerle paylaşacağım o da gerçek yalnızlık; insanın kendisini anlaşılmamış ve kimsesiz hissetmesi durumu gerçek yalnızlık olarak tanımlamıştır.
Bazen öyle bir hisse kapılır ki insan koskoca dünyada yapayalnız ve anlaşılamadığını hisseder. Bazen de öyle acıların ortasında kalır ve yaşadığı duygunun altında ezilir ki bu duygudan kurtulmak zor olabilir tam da buna uygun Zümra Atalay “Şefkat” kitabında şöyle bir hikaye anlatıyor;
“Çocuğunu kaybeden bir kadın kederini yatıştıramayıp, çocuğunu iyileştirmesi için Buda’ya giderek yardım dilenir. Buda kadından ilaç için hardal tohumu toplarsa yardım edebileceğini söyler. Kadın hevesli bir şekilde kabul eder ancak Buda bu hardal tohumlarını daha önce kimsenin ölmediği evlerden toplanması şartı koyar. Kadın tohum için evler gezerken, içinde ailesinden birini, çocuğunu, eşini, annesini, babasını ya da herhangi bir tanıdığını kaybetmemiş insanların yaşadığı tek bir ev dahi bulamaz. En sonunda, bu acının sadece onun başına gelmediğini anlayıp, bu durumu kabullenir. Ölümün kaçınılmaz olduğunu fark eder.”
Yalnız olmadığını bilmek insana iyi gelen bir duygudur. Yalnız hissettiğimizde kendimize odaklanırız. Dışarıdan gelen uyaranlara kayıtsız kalabiliriz ve giderek zihnimiz daha da karmaşık bir hal alır. Yalnızlık bir süreç ve o döngüden çıkabilmek için adım atmak gerekecektir.
Yalnız kalmayı büyük bir yük olarak gören insanlar, kötü ilişkilerde ısrarcı olabilirler ( Thibaut ve Kelley, 1986).
Yalnızlığın sadece duygusal değil fiziksel olarak da insan sağlığına olumsuz etkileri olduğunu ortaya koyan çalışmalara ulaşmak mümkün. Bağışıklık sistemini zayıflatmasından, beslenme düzenimizdeki bozukluklara hatta atalarımızın dediği gibi “sürüden ayrılanı kurt kapar” atasözünde ki gibi büyük riskleri barındırabiliyor. Hiç bir acı sonsuza kadar sürmüyor ve hiç bir duyguyu ölünceye dek yaşamıyoruz. Hayat her zaman pozitif duygulardan ibaret değildir.Olumlu duygulara pek çok olumsuz duygu eşlik edebiliyor ancak bu duyguların altında ezilmemek içinde sosyal desteğe ihtiyacımız var.
Hayat bir süreç ve hiç bir şey sonsuza kadar sürmeyecek pozitif duyguların sonsuza kadar sürmediği gibi….
Yalnız hissetmediğimiz sevenleriniz ve sevdiklerinizle birlikte yaşadığınız olumsuzluklara çözüm bulabildiğiniz bir hafta dilerim. Sevgiler…