Çok Bulutlu

14°C
Konya

GÖNÜL HEP KAÇANI MI KOVALAR?

Kayıt Tarihi: 25.07.2021 18:20 - Son Güncelleme: 07.10.2025 06:11
YAZI
A

Kendimizi özel ve değerli hissettiren bir kişiyle tanıştığımızda, bu duyguları bize hissettiren kişinin ilgisi ile; mutluluğumuzun yükseltilen oksitosin, serotonin ve dopamin kimyasalları ile ilgilidir. Mutluluk hormonu olarak algıladığımız oksitosin; zevk, mutluluk, hatta aşk gibi olumlu duyguları teşvik eden en mutlu hormonlardır. Aynı zamanda nöroransmitterler kalp atış hızımızdan sindirim sistemine kadar pek çok süreçte yer alır. Nörotransmitterler sayesinde bağlanma, sevinç duyma ve zevk deneyimleme gibi duygul ve hisleri deneyimleriz. Mutluluk kimyasalları ve işlevi şöyledir: seratonin, duygudurum dengeleyici bir esenlik ve mutluluk sağlar; dopamin, zevk, beynin ödül sistemindeki motivasyonu sağlar; oksitosin ise bağlanmayı arttırır, sevgi, güven sağlar. 

Gelelim kaçanı neden kovaladığımıza... Öncelikle söz konusu kişinin ilgisi ile yükselen mutluluk hormanları, oksitosin, dopamin ve serotonin gibi kimyasallar ilginin çekilmesi ile birlikte ani düşüşe geçer. Kaçan kişi uzaklaştıkça kendimizi mutsuz, eksik hatta değersiz hissettiren bu düşüşü tolere etmenin tek yolu, kimyasallarımızı yükselten kişinin ilgisini tekrar kazanabilmek oluyor. Aslında başlangıçta baktığımızda ortadaki kimyasal dengesizliği denge durumuna getirmek için görülen kaçma kovalama davranışının içine farklı dinamikler girmeye başlar. Kaçan, zoru oynayan kişiyi elde etmek ona ulaşmak için verdiğimiz uğraş kaçan kişiyi daha çekici hale getiriyr ve artık kaçan kişi çekici ve ulaşılmaz olarak algılamaya başlarız. Bir kere ilgisine maruz kalıp kimyamızı değiştiren kişiyi ‘’özel kişi’’ olarak tanımlarız ve bu özel olma hissini daha uzun süreli yaşamak coşkulu hissetmek adına bağımlılığın fizyolojisindeki gibi her şeyi bırakıp arzu ettiğimiz şeyin peşine düşeriz. Kaçmaya devam eden kişi kaçmanın dozunu artırmaz, tamamen ulaşılmaz olduğunu hissettirmez, arada sırada pozitif sinyaller yollar ve varlığını hissettirirse kovalayan kişi hamleler yapabilir, hatta bu uğurda riskli davranışlar da bulunabilir. Çünkü kaçan kişinin arada sırada pozitif sinyalleri kovalayan kişiye ilk hissettiği duygulara ulaşabilme umudu ile kovalayanın motivasyonu artar. Motive olmanın bir diğer sebebi de bizi içine soktuğu belirsiz durumdan kurtulma çabasıdır. Belirsizliği iç güdüsel olarak ortadan kaldırmak isteriz. Arada bir tepki vermek duygularını fazla belli etmemek, duygu içermeyen fiziksel yakınlaşmalarda bulunmak aramalara geç dönmek veya hiç dönmemek, yani dengesiz sinyaller yollamak, kovalayan kişinin merakını cezbedip dengesizliği ortadan kaldırmak için çabaya girmesine sebep olacaktır. Bu davranış beynimizi çok sayıda elektro kimyasal bağlantıları sebep oluyor ve bu süreç içerisinde kaçan kişiyle eşleştirmeye başlıyoruz. Asıl iyi hissettiren kendi sinirsel bağlantılarımız ve kimyasallarımız olduğu halde aracı kişiyle özdeşleştirdiğimiz için kovalamaya devam ediyoruz yani aslında kaçan kovalanmıyor, sadece istediğimiz arzu ettiğimiz bize kendimizi iyi, değerli ve özel hissettiren duyguya tekrar ulaşma çabası; yani beyindeki serotonin oksitosin tekrar artırma çabasından başka bir şey değildir. 

Sevgilerimle

ETİKETLER:

YORUM YAP

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Duygu Özer

Duygu Özer

Yazarın Diğer Yazıları