ANNE-BABA YETİŞTİRMEK
Ankaradan Konya’ya dönerken hızlı trende oturacağım yeri arıyordum, bir anda koridor tarafında oturan bir bayanın kitabı gözüme ilişti göz ucuyla kitaba bakarken muhtemelen yerimi kaçırmış olacağım ki dönüp geldiğimde o bayanın yanındaki boş koltuğun benim oturacağım koltuk olduğunu fark ettim. Belli ki kitabın başlığına takılmışım çocuk yetiştirmek ile alakalı bir kitaptı, aslında önemli olan kitabın ismi de değildi. Nasıl çocuk yetiştirilir, bağırmadan büyütülür, çocuğa sınır koyabilme vs vs ne kadar çok kitap var öyle değil mi? yazanların emeğine sağlık öyle kolay değil bir kitap yazabilmek elbette hepsi bambaşka zengin içeriklere dolu, emeği ayrı, benim için ise okuması harika. Takıldığım şey aslında çocuk yetiştirme kitapları değil yetişmemiş anne ve babalar.
Farkında mısınız anne baba olmak için hiç bir ehliyete sahip değiliz üstelik üreme fonksiyonları yerinde olan herkes anne ve baba olabiliyor, anne baba olma yolunda acaba bireyler kendilerine, benim sınırlarım var mı, öfkemi kontrol edebiliyor muyum, Karşımdakine, tanımadığım yani bir başkasına, çevreme, doğaya, dünyaya saygılı mıyım?
Anne baba olmak için de bir eğitimden geçmemiz gerekmez mi? Çocuk yapmak zor değil, asıl mesele sağlıklı çocuklar yetiştirebilmekte. Tabi bunun için önce insan olmak gerekir insan olmak da zor mesele….
Anne, anneliğini, sorumluluğunu, şefkatini hissettiremezse, babada, babalık sorumluluğunu, güven duygusunu veremezse nasıl olacak bu ebeveynlik? Öyle bir zamandayız ki ne anne annelik rolünü ne de baba babalık rölünü yerine getiriyor elbette tüm ebeveynler için değil cümlem.
Boşanmış ailelere bakın tek ebeveynli olarak anne/ banalar tek başına çocuklarının her sorumluluğunu alıyor. Diğeri ise15 günde bir görüyor çocuklarını. Tabi hiç görmeyenlerde var. Toplumumuzda boşanmak büyük bir sorunmuş gibi algılanmasını bir kenara bırakın asıl boşanmadan en çok etkilenen çocuklar oluyor, neden mi ayrılmayı becerememiş ebeveynlerden dolayı!!!! Orhan Gencebay’ın dediği gibi “Severek Ayrılalım” bizim toplumumuz için mümkün değil, hiç kimse severek ayrılmıyor öfkeyle, kinle nefretle ayrılıyor eee sonrası mı sonrası, olan çocuklara!!!
Ayrılmaya bağlı olarak taraflardan biri diğerini cezalandırmak adına belki farkında olmayarak belki de farkında olarak çocuklarını kullanıp ayrıldıkları eşlerine psikolojik zorbalık yapıyorlar. Aslında eski eşlerine değil zorbalık, çocuklarına, çocuklarının hatıralarına, bu çocuklara eziyetten başka bir şey değil. Unutmayın siz ayrılabilirsiniz ama o çocuğun annesi onun için kıymetli ve babası da…
Tek ebeveynli bir anne düşünün çocuklarının eğitim masrafını babaları ile paylaştığında “ben ödeyemem diyip işin içinden çıkabiliyor” aslında bu kadına değil çocuklarına zarar veya çocuklara “velayetiniz annenizde o ödeyecek her şeyi” diyerek yine çocuğuna zarar vermiş oluyor.
Ayrılmak kadın ve erkeğin yollarını ayırması demek, annelik ve babalık sorumluluğunu terk etmesi demek değil, elbette yeri geldiğinde çocukları söz konusu olduğunda o yollar birleşebilir, birleşmelidir de...
Yazılarımı takip edenler bilir atalarımızın sözlerine bayılırım, ne demiş atalarımız “ el iyisi olmak” diye de bir tabir var el iyisi değil, ya da mış gibi davranma, içten gönülden ol, sen gönülden kendine iyi bir anneyim iyi bir babayım diyebilmenin huzurunu yaşa, el iyi dese ne fark eder….
Şimdi sen, kendini, evliliğini, anneliğini, babalığını, ayrılığını vs vs bilmez sınırlarını çizemez daima karşı tarafın sınırlarına dayanıp onu rahatsız etmek istersen çocuğunu da sınırlarını bilen, nazik bir insan olarak yetiştirmezsin. Eeee ne demiş atalarımız armut dibine düşer bu gün ihmal edersin yarın ihmal edilen olursun. İşte bu açıdan bakınca vicdanı rahatlatmak adına yapılan bir kaç eylem, çocuklarında o istediğin davranış değişikliğini oluşturmayacaktır. Her şeyin temelinde sevginin olduğuna inanlardanım. Yıllarca ben iyi olursam, seversem, karşımdaki de iyi olur, sever sanıyordum 35 yaşımdan sonra anladım ki benim iyi olduğum kadar ve benim sevdiğim kadar karşıdakinin de iyi olması, sevmesi gerekirmiş, onun için hep güzel insanlara çıksın yollarınız, diye temennilerde bulunurum. Davul bile dengi dengine demişler de neden gönül güzellikleri, niyetler dengi dengine dememişler ki…
Yüreği güzel insanlara çıksın gittiğiniz yollar…