Açık

10°C
Konya

YAŞAMANIN İNSANI

Kayıt Tarihi: 13.03.2022 19:50 - Son Güncelleme: 17.04.2024 15:36
YAZI
A

İnsan yaratılanlar içerisinde en gelişmiş canlıdır ve tabi doğanın da en gelişmiş canlısı insandır. Hayata geldiğin andan itibaren gelişim başlar insan bu gelişime ayak uydurur, hayat değişir insan bu değişime de ayak uydurur.

Hayata geldiğin andan itibaren gelişim başlar yaşadığın her şey bu gelişime ayak uydurur, hayat değişir yaşananlar da bu değişime ayak uydurmaya başlar.

Doğada mevsimler değişir ağaçlar yapraklarını döker sonra tekrar canlanır dökülen yapraklar toprağa geçer ve yeniden hayat bulur. Doğa hiçbir zaman geçmişe takılıp kalmaz her durum ve koşulda yeniden kendine gelecekle ilgili planlar kurar. Bizim dengemizi bozan, psikolojimizi etkileyen en önemli unsurlardan birisi yeni koşullara adapte olamayışımızdır. İnsan doğayı kullanmayı bilen tek canlı olmasına rağmen doğadan hiçbir ilham almaması sence de ironik değil mi?

Geçmişi özleriz, geçmişteki güzel anıları zihnimizde canlandırz veya bizi üzen, kıran, yıpratan bir durum varsa ona takılıp kalırız. Doğadan İlhan anlayışımızın kanıtı bu olabilir mi?

Yeni durumlara adapte olabilme becerisi bizi aslında bugünlere getirmiştir. Eğer ki insanın var olduğu günden bugüne kadar bir şeylere takılıp kalsaydık insan nesli devam edebilir miydi? Vahşi bir hayvanla karşılaştığında bu durumla baş edemiyorum diyip mücadele etmeseydi bugün olabilir miydik?

İnsanın doğasında yeni durumlara, olaylara, kişilere adapte olabilme özelliği vardır. Geçmişe baktığında bugünlere kadar insanın pekçok duruma adapte olduğunu adapte olmakla kalmayıp daha iyiye ulaşma arzusu içerisinde olduğunu fark edeceksin.

Hayatı tek bir boyuta indirip sonra da “ Neden bunlar benim başıma geliyor” veya “Ne kadar çok yanlış yapmışım” hatta “Eskiden ne kadar mutluymuşum oysa şimdi değil” diye yakınıyoruz.

Yaşadığımız her şey bizi yeni durumlara hazırlamalı toprağa düşen kurumuş yapraklar gibi yeşil yaprakların filizlenmesine imkanlar sağlanmalı. Geçmişe takılmadan, yaşananlar üzerine yeni bir gelecek kurabilmek insanın doğasında var. Kendimizi, kendi hayatımıza verdiğimiz emekleri bir düşünelim. Kariyerimiz, işimiz, evimiz, çocuklarımız, ailemiz, isteklerimiz, arzularımız, yanlışlarımız, hepsinin hayatımızda bir yeri var. Hepsi belkide tam da olması zamanda gerçekleşti bir bütün olarak hayatımızı oluşuyor.

Geçmişte yaşadığın kötü anıları takılıp kalmaktansa “Neden hayatımı yaşamıyorum?” sorusunu sorabilirsin kendine. Hayatını yaşamakla kastettiğim şey sorumlulukların yokmuşçasına davranmak değil, gerçeklerden kaçmak da değil, bilerek veya bilmeyerek yaptığın her hatayı ve karşına çıkabilecek her durumu olduğu gibi kabul edebilmek kendine, geçmişine, şefkat gösterilmek, hatalarını sırtında taşımadan bir kenara bırakıp hayatta var olabilmenin tadını çıkarmak işte tamda yaşamak dediğim şey bu.

Geçmişte yaşadığın güzel ve özel anları tekrar bugün yaşayabilmek de senin elinde çünkü insan olayları ve kişileri unutabilir ancak olayların ve kişilerin hissettirdiği duyguları unutmaz. Hayat bütün canlılığıyla sürerken kendini hayatın dışında tutma, geçmişe takılıp kalma çünkü hayatın dışında kalmak insan acı verir.

Mesleğinin, kariyerinin, rollerinin,( bu annelik, rolü babalık rolü ve daha pekçok problemimiz olduğu gibi) yani bir şeyin kadını veya bir şeyin erkeği olmak yerine “yaşamanın insanı” olmayı tercih edebilirsin. Mesleğinin kadını veya evinin kadını olmak çok kullanılan bir ifadedir bizde oysa sen “Yaşamanın kadını” olmayı tercih et çünkü diğerleri değişir, gelip geçer ama hayat sadece senin, yaşam senin bu değişmez. Çıktığın yaşam yolculuğunu keyifle sürdürmemi her anın tadını çıkarmanı dilerim.

Sevgilerimle…

ETİKETLER:

YORUM YAP

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Duygu Özer

Duygu Özer

Yazarın Diğer Yazıları