Çok Bulutlu

19°C
Konya

AĞAÇ MİSALİ

Kayıt Tarihi: 19.12.2022 20:38 - Son Güncelleme: 29.04.2024 22:50
YAZI
A

İnsanın yaşam yolculuğu, anne karnında başlayan oluşum ve büyüme süreci, fiziksel olarak,

boy açısından yaklaşık 20 yaşında sonlanır. Beyin gelişim ve oluşum süreci ise anne karnındaki yaşamın 3.haftasında başlar ve ergenlik çağına kadar devam eder. Beynimiz dinamiktir, hep değişir, değişimin tamamlanmasını yapılan çalışmalar, ortalama 25 yıl olduğuna karar kılmıştır. Yani beyin gelişimi yirmili yaşlarda tamamlanır. Dolayısıyla beyin gelişimi tamamlanmadan hayatımızla ilgili verdiğimiz kararlar ne kadar sağlıklı olabilir?


30 yaşına geldiğimizde birçoğumuz için, karakterimiz oturmuştur. Ne istediğimizi bilen, hayata karşı bakış açısı geliştirmiş oluruz, oysaki en ciddi kararları 30 yaşına kadar almış oluyoruz. Örneğin evlilik yapıyoruz, hemde 20’li yaşlarda, o yaşlarda verdiğimiz kararı, sonraları sorgulamaya başlıyoruz. Dilerim beyin gelişiminizin tamamlanmadığı süreçte verdiğiniz kararlardan dolayı hayal kırıklığı yaşamıyorsunuzdur peki ya aldığınız kararlardan mutlu değilseniz?

Pek çok danışmanımdan benzer cümleleri duyuyorum “çok erken yaşta, ailemin onaylayacağı veya o zaman aşık olduğumu zannederek, çok da zaman geçirmeden, hatta tanımadan evlenmişim, şimdilerde verdiğim kararın doğru olmadığını düşünüyorum ancak bunca geçen süre ve birbirimize yaptığımız yatırımları düşününce şimdi bunların hepsini bir kenara bırakmak da olmuyor, ayrılalım desek onu da yapamıyoruz, olduğumuz yerde de mutlu değiliz, kendimi sıkışmış gibi hissediyorum.”


Kötü bir his arada kalmak, arafta olmak…

Bir ağaç dikersin, toprağını severse köklerini salar ve büyür. Ama toprağını sevmezse kurur gider. Ağaç değilsen ve yerini değiştirmek istemiyorsan eğer toprağını sevebilirsin. Denedim olmuyor deme, muhakkak denemediğin bir şeyler vardır. Evlilik terapisi de bunlardan denemediklerinden olabilir. Evlilikte mutluluk yaşam kaliteni etkiler.

Bilgisayarda kullanmadığın ancak açık kalan sekmeler gibi zihnini sürekli meşgul eden, düşüncelerden kurtulman gerekir çünkü bunlar işlevsiz ancak seni yoran, hayat kaliteni düşüren, mutsuz eden, anın tadını çıkarmana engel olan düşüncelerdir.

Önce kendini sonra toprağını sev kendini sevebilmek için kendini tanıman gerekir, kendini tanıyor musun? Peki ya partnerini tanıyor musun? Sen değişirken partnerin de değişti, emin ol bugün yanındaki kişi yıllar önce tanıdığın kişi değil, onun için “ben onun her şeyini bildirim” yargılarını bir kenara bırak ve tanımaya çalış. Tanıdıkça seversin sevdikçe daha çok tanımak istersin. Yerini sevmediysen ancak yer değiştirmek de istemiyorsan toprağını sevebilirsin. Ağaç gibi ol ya toprağını sev, sevdikçe kök sal, kuşlar dallarında sohbet etsin, yaprakların göğe uzansın, yorulanlar gölgende huzur bulsunlar sen de onlarla huzur bul, ağaç değilsen de özgürsün istediğin yerde huzur bulmak için ama unutma huzur bir yerde veya bir kişi de değil huzur tam da senin içinde, mutluluğu satın alabilirsin, mutluluğun peşinden koşabilirsin ancak huzur pahalıdır satın alınamaz kendi huzurunu kendin yaratabilirsin.

Huzurla dolu keyifli bir hafta dilerim. Sevgilerimle…


ETİKETLER:

YORUM YAP

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Duygu Özer

Duygu Özer

Yazarın Diğer Yazıları