Var Olan Partnerin Yokluğu
İnsanları birbirine bağlayan en güçlü bağ sevgidir. Sevgiyi yaşayabilmek için var olmak gerekir. Var olmak demek kendi olmayı becerebilmek ve gerektiğinde yalnız kalabilme cesaretini gösterebilmektir. Kime sorsanız “Var” olduğunu söylecektir size aslında öyle kolay değildir var olabilme sorumluluğunu üstlenebilmek.
Pek çok çift var birbirlerine varlıklarını hissettirmeden yaşamlarını sürdüren. Aynı evi paylaşıp birbirlerini görmezden gelerek yokmuş gibi davranan. Yokmuş gibi davranmak belkide en büyük acılardan biridir var olduğunu bilmene rağmen yokluğu kişide duygusal olarak ihmal edilmiş hissettirir.
Günümüz birlikteliklerinin en büyük sorunlarından birisi duygusal ihmalin yaşanmasıdır. Birliktelik; fiziksel, ruhsal, duygusal ve cinsel parçaların bir araya gelmesinden oluşan bir bütündür. Duygusal bağ ise parçaları bir arada tutan en büyük ve en önemli parçadır.
Duygusal olarak ihmal edildiğini,ilişkisinde yalnız kaldığını hisseden kişi için birliktelik ağır bir yüke dönüşür. Domino taşları gibi birbirini tetikleyerek ilişkiyi bir arada tutan bağlarda zamanla bütünlük bozulmaya başlar. İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri yakın ilişkileri ile bağ kurmasıdır. Anne karnında başlayan bu bağ ölüme kadar devam eder. Anne baba ile kurulan güvenli bağlanmanın ardından yakın ilişkilerle ve yaşamın her alanında bağlanma devam eder.
İlişkinin temeli eşlerin birbirine verdikleri ‘’duygusal destek’’ üzerine kurulur. Bu duygusal destek de var olabilme becerisini üstlenebilmek ile mümkündür.
Birliktelik; sevgiyi, şehveti, yakınlığı, bağlılığı ve anlayışı içinde barındırır. Elbette karşılıklı bir alışveriştir. Tek taraflı sevgi, şehvet, yakınlık, bağlılık ve anlayış zamanla tükenmişlik duyusunu yaşatır.
Var olma sorumluluğunu üstlenmeyen kişilerin özelliklerine baktığımızda genel olarak bencildirler. Dünyanın merkezinde olduklarını zannederler. Kendi zevkleri birliktelik duygusundan çok önemlidir. Eşleriyle birlikte vakit geçirmek için çaba göstermezler , boş zamanlarını kendi keyif aldıkları şeylerle doldururlar. Duygularını eşleriyle paylaşmazlar, eşlerinin duygularına kayıtsız kalırlar. Sorumluluk almaktan kaçınırlar. Özel günleri önemsemezler hatta eşlerini kırdıklarını fark etmezler fark ettiklerinde de telafi etmek için çaba sarf etmezler. Eşine soğuk davranır bu soğukluk cinsel yaşamında da etkilidir. Evi otel gibi kullanırlar. Bu durum çiftler için katlanılması zor bir duruma dönüşür var olmasına rağmen yokluğunu derinlerine kadar hissederler. Çünkü insanın en önemli ihtiyacı sevilmek, sevildiğini hissetmek ve ilgi görmektir.
Evli olmasına rağmen yalnız yaşayan çiftlerin sayısı tahmin ettiğinizden emin olun çok fazla. Evli olduğu herkes tarafından onaylanmıştır ancak evin içinde çiftler yalnızdır. Evlilik birliğinin varlığı tanımlanmış olsa da bir olma, birlikte olma yani var olma tanımlanmamıştır.
Varolmak’ için insanın kendi olmayı istemesi ve onun gerektirdiği yalnızlığa cesaret etmesi gerekir. Özgürlüğümüz, başkasının da özgürlüğü anlamına geliyor. Var olma mücadelesi iletişime girmiş birbirlerini seven insanların mücadelesidir.
İnsanların birbirine güven duymakta zorlandığı bu dönemde sevip, güvenip ait olduğunuzu hissettiğiniz kişiden varlığınızı esirgemeyin. Partnerinizi önemseyip, bunu hissettirebildiğiniz ve yaşabildiğiniz bir hafta dilerim sevgilerimle…